Beynin Yapısı ve Zeka

Beynin Yapısı ve Zekâ

Etrafımızdaki dünyaya uyum sağlamak, yaşamamızı sağlayacak gündelik işler yapmak beyin fonksiyonlarımızın durmaksızın çalışması ile gerçekleşir. Yemek yeme, uyuma, nefes alma gibi temel fonksiyonların yanı sıra akıl yürütme, hatırlama, konuşma, karar verme gibi üst fonksiyonlar da beyin tarafından düzenlenir ve yönetilir. İnsan yaşamı için hayati önem taşıyan beyin ve yapısı hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Beyin ile ilgili bilgiler aşağıdaki gibi özetlenebilir.

Beyin üç bölümden oluşur. Bunlar ön beyin, orta beyin arka beyindir. Talamus, selebrum, limbik sistem, beyin kabuğu ve hipotalamus ön beynin kısımlarıdır. Heyecanların denetlendiği bölüm hipotalamus; öğrenme, düşünme gibi karmaşık işlemlerin koordine edildiği bölüm selebrumdur. Talamus ise beyin kabuğu ve duyu organlarının nöronları arasındaki ilişkiyi sağlar. Orta beyinin biraz daha küçük bir yapısı vardır. Orta beynin görevi ön beyin ve arka beyin arasındaki bağlantıyı sağlamaktır. Arka beyin medulla, serebellum ve ponsdan oluşur. Kalp atışı, nefes alma gibi faaliyetleri medulla denetler. Serebellumun görevi kas faaliyetlerini koordine etmektir (Cüceloğlu, 1991).

Beynin yapısı ile ilgili yapılan çalışmalardan birisi de beyin haritalaması çalışmasıdır. Bu çalışma ile bilim insanları tarafından beynin karmaşık yapısı aydınlatılmaya çalışılmıştır. Konuşurken, kitap okurken, yemek yerken ya da koşarken beynin hangi bölgelerinin uyarıldığı tespit edilerek; yapılan faaliyet ve beynin çalışan bölgesi arasında ilişki kurulmuştur. Bu çalışmalar anlamlı öğrenme sağlamak için yol gösterici niteliktedir. Örneğin görsel etkinliklerin daha baskın olduğu bir ortamda beynin o bölgesi uyarılmakta ve bilgiler bu bölgede yapılan kodlamalar sayesinde hatırlanmaktadır. Öğrenmenin kalıcılığının artırılması beynin farklı bölgelerinin aynı anda uyarılması ile mümkün olmaktadır.

Beyin ve zekâ üzerinde yapılan çalışmalar sonucu elde edilen bilgiler öğretim yöntemlerini şekillendirmektedir. Etkili bir öğretim hem parçalar hem de bütün üzerinde durmalıdır. Öğrenme süreci basitten karmaşığa ve karmaşıktan basite doğru gelişmektedir. Araştırmalar beyindeki yüksek seviye merkezleri ve düşük seviye merkezleri arasında çift yönlü bir etkileşim olduğunu göstermektedir (Genese, 2004). Bu görüş öğrenmenin yapıldığı ortam ve kullanılan materyaller arasında çift yönlü bir etkileşimin varlığından söz etmektedir.

Zekâ birçok disiplin tarafından tanımlanan ve üzerinde araştırma yapılan bir faktördür. Bazı tanımlarda sorun çözme becerisi olarak geçerken bazı tanımlarda yeni durumlara uyum sağlama olarak geçmektedir. Bilgiyi işleme yeteneğidir diyenler olduğu gibi muhakeme gücü, öğrenme yeteneği diyenler de vardır. Her disiplin kendine göre bir tanım geliştirmiştir. Tüm bunları birlikte içeren tanım ise şöyledir: “Bireyin öğrenmesi, öğrendiği bilgileri kullanabilmesi, yeni durumlara uyarlayabilmesi ve bir problem ile karşılaştığında çözüm yolları geliştirebilme yeteneğidir” (Öktem, 2001’den akt; Demirel vd., 2006).”

Başka bir tanımda ise şöyle geçmektedir: Zekâ bir ya da daha çok kültürel çerçeve içinde değerlendirilen problem çözme ya da ürün üretme becerisidir (Gardner, 2012).