Çocuk Psikolojisi

Çocuk Psikolojisini Etkileyen Faktörler

Günümüz dünyasında toplumun temel yapı taşıdır kuşkusuz aile. Teknolojinin getirdikleri olarak bilgisayar ve televizyon artık çocukların oyuncağı haline gelmiştir. Çocukların hızlı geliştiği bu çağda artık anne-babanın çocuğa değil; çocuğun aileye hakim olduğunu görmekteyiz.

Anne-babalar çocukları için en iyisini düşünerek her şeyin en iyisini istemektedir. Peki aileler olarak çocuklarımızın geleceği için en güzel yatırımı nasıl yapmalıyız, nelere dikkat etmek gerekir? Çocuk psikolojisine etki eden faktörlerler nelerdir?

Çocuk Psikolojisi, çocuğun zeka ve beyin gelişimi, Bebeklik Dönemi, Çocuğun Fiziksel Gelişimi

İnsanların sorunlarına sebep aradıkları; kendi iç sorgulaması yaptığı birçok şeyin aslında ‘hayatımızın en mühim dönemi’ dediğimiz. ‘ilk altı- yedi yaş’ döneminde saklıdır. Kişiliğimizin oluştuğu ve oturduğu bu yaşlar oldukça önemlidir. Kişilik ancak özümsenebilir, öğretilemez olduğunu ne ekersek onu biçeceğimizi unutmamalıyız.

Gelişim anne karnından başlayan sürekli değişim gösteren süreç olup; bedende, zihinde, duygularda ve davranışlarda kendini göstermektedir.

Çocuğun ilk altı yılı (yani okula başlama dönemine kadarki ömrü) kişiliğinin ana yapısı itibarıyla şekillendiği ve artık hayatı boyunca sürdüreceği temel kişilik dönemini oluşturmuş olur. Çocuğun başka insanlarla ilişkilerini, okul ve okul sonrası yaşamında ne ölçüde başarılı olacağını, duygularını ve davranışlarını nasıl yöneteceğini belirleyecektir.

Yine hakeza çocuğun zekâ ve beyin gelişimi için bu yıllar en kritik zaman dilimidir. Bebeğin ilk yıllarında fiziki olarak beyin üç katına çıkmaktadır. İlkokul öncesi yaşına gelmesiyle beyin son boyutlarına ulaşmaktadır. Bu evrede beyin hücreleri dediğimiz nöronlar gelişmekte ve nöronlar arası bağlar kurularak öğrenim gerçekleşmektedir. İlk yıl bağlantı ve devrelerin artmasıyla etkili çalışmaya başlar. Bebekler düşünmeyi, hatırlamayı ve vücutlarını kontrol etmeyi öğrenmektedirler.

Çocuk psikolojisi ve psikiyatri alanında alanında uzmanlaşmış kurumlardan destek alabiliriz. Buralardan alacağımız destek hem bizi rahatlatacak hem de çocuklarımızı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

Nöron gelişiminin sağlanması ve bağlantıların iyi kurulmasında çevrenin çok büyük etkisi vardır. Örneğin; bebek annesinin yüzünü görür ve görüntüyü kopyalar, o görünümü nöron devreleri depolar. Aynı görüntünün art arda görülmesi bağlantı kurulmasını sağlayarak görsel imge oluşumu gerçekleşecektir. Sonuç olarak bebek annesini her gördüğünde gülümser. Bebek çevresiyle ne kadar ilişki içinde olursa o derece kuvvetli nöron bağlantıları da gelişecektir.

Yedi yaşına kadar çocuğun gördüğü, işittiği, dokunduğu, hissettiği, tattığı ve düşündüğü vb. her şey sinir bağlantılarıyla elektriksel aktivitelere dönüşmektedir. Beyin trilyonlarca bağlantıyı şekillendirmektedir. Bu sebeple çocuğun zeka gelişimi, genlerden geldiği kadarıyla çevre etkisinin de önemi büyüktür.

Beyinin son derece aktif olduğu bu yıllarda ebeveyn olarak kendimizi geliştirmeli; onlara sevgi, saygı ve ilgimizi göstererek, çocuklarımızla kaliteli vakit geçirmeliyiz.

Çocuğun kendi olmasından haz duymasını sağlayacak şekilde yaşamalıyız. Bu şekilde ona stresle başa çıkma, sorumluluk üstlenme ve üretken olma özelliklerini kazanmasında yardımcı olabiliriz.

Çocuk psikolojisini etkileyen faktörleri başlık altında toplayacak olursak; çocuğun bedensel gelişimi, sosyal gelişimi ve dil gelişimi olarak üç başlık altında toplanabilir.

Çocuğun Fiziksel Gelişimi

Bebeklik Dönemi

Bebekler genellikle 45-53 cm arasında doğarlar. Ağırlıkları ise ortalama 3 kg’dır. Kız çocukları erkeklere oranla daha kısadır. Baş bölümü bedene göre daha büyüktür. Baş kısmı toplam uzunluğunun dörtte birini oluşturmaktadır.
Kafatası ‘bıngıldak’ denen yumuşak kısma sahiptir. Yumuşak kısımda altı adet nokta bulunmaktadır, bu noktalarda kafatası kapanmamıştır. 1,5 - 2 yaşında bu yumuşak kısımlar kaybolur ve boşluklar kapanır.

Her yaş döneminin kritik dönemi olduğu ve bu kritik dönemlerde tamamlanması gereken fiziki olgunluk olduğu unutulmamalıdır. Bebeklikten çocukluğa bu kritik dönemlerin uygun bir şekilde  tamamlandığı takip edilmelidir.

Doğuştan 3 aya kadar;
•    Zamanının çoğu kısmını uyuyarak geçirir.
•    Başını kaldırmayı ve havada tutmayı başarır.
•    Annesini tanır.
•    Tutma, kavrama gibi refleksleri mevcuttur.
•    Sese ve gürültüye tepki gösterir.
•    Kendiliğinden ses çıkarır.

3 Aydan 6 aya kadar;
•    Başını dik tutabilir.
•    Destekle oturabilir.
•    Kendisiyle oynanınca mutlu olur.
•    Nesneleri ağzına götürür.
•    Kendisine sunulan nesneye elini uzatır.
•    Kaybolan oyuncağını ağzına alır.
•    Kucağa alınmaktan hoşlanır.

6 Aydan 9 aya kadar;
•    Kendine göre oyunlara katılmaya başlar.(el çırpma)
•    Bir nesne veya kişiye doğru emekleyebilir.
•    İsmini duyunca döner.
•    Nesneleri ağzına götürür.
•    İçten güler. Tepki olarak sevinç çığlıkları atar. Kucağa alınmaktan hoşlanır.
•    Anlamı olmayan çeşitli heceler mırıldanır.
•    Sırt üstü yatarken dönüp yüzüstü yatabilir.
•    Kollarından tutulursa ayakta durabilir.
•    Aynadaki görüntüsüne gülümser, görüntünün kendinden farklı olduğunu anlayabilir.
•    Aile fertlerin yüzlerini tanır.

9 Aydan 12 aya kadar;
•    Kendi kendine ayağa kalkabilir.
•    Kısa bir yasaklamayı ya da komutu anlar.
•    Duyduğu sesi tekrarlar.
•    Taklit edebilir.

Üç Yaş

Kritik yaşlardan bir tanesi de üç yaş yılıdır. Bu yaşta çocuk ‘bağımsızlığını ilan etmektedir’. Bu sebeple denilenin tersini yapmaktadır. Bu yaşta çocukla zıtlaşmak ve çatışmak yanlıştır. Aşırı kontrollü davranış göstermek de her isteğine boyun eğmek de yanlıştır.

Davranışlarında dünyayı keşfetme isteği olduğu için bol bol soru sorar. Her şeye karşı duyduğu hayreti, cömertliği, hayal gücü çok sevimlidir. Onun keşfetme hislerini köreltmemeli bilakis keşfetme ve merak duygusunu faaliyete geçirecek farkındalık oluşturmalıyız.

Çocuk sevildiği ve kabul görüldüğü ortamda mutlu ve huzurlu olur. Çocuğun paylaşma, uzlaşma ve yardımseverlik duygularını yaşaması ve sosyal gelişimi desteklenmesi için yaşıtlarıyla bir arada olma fırsatı sağlanmalıdır.

İnatçılığa Ne Yapmalı?

Özellikle 2-4 yaş arası bağımsız davranmaya çalışan çocukta bu davranış çok görülmektedir. Duygusal gelişimiyle ilgili bir problem olup, paniğe kapılmadan doğal karşılanmalıdır. Ebeveynler bu konuda dikkatli olmalı ve bu sebeple onlara:

İnatçı davranışlar sergilenmemeli, kötü örnek olunmamalı.
İhtiyaçlarını vaktinde karşılanmalı, sert davranışlardan kaçınılmalı. Gelişime uygun hareket edilmeli.
Tutarsız, ilgisiz ve baskıcı davranmaktan kaçınılmalı.
İnatçılık yaparak isteklerini elde edilmesine izin verilmemeli tam aksine inatlaşmadığı hallerde istekleri yerine getirilmeli; bu durum özendirilmelidir.

Dört - Altı Yaş

Kişiliğin binası, bu yaşlarda geliştirdiği beceri ve yeteneklerle oluşacaktır. Dürtüler üzerine kontrol sistemi gelişir.
Arkadaşlarıyla paylaşmayı öğrenir ve anneden ayrı kalmaya alışır. Duygularını açığa vurur veya gizler. Cinsiyetin farkına varır. Sosyal gelişmesi artmıştır. Daha kontrollü ve dengelidir.
Bu yaşta duygusal ve zihinsel yönden büyük gelişmeler yaşadığı için, başkalarının duygularına oldukça duyarlıdır. Başkalarını üzgün görünce anlar ve ilgi gösterir. Çocuğun davranışlarında saldırganlık azalmış ve arkadaşlık ilişkileri daha önemli hale gelmiştir.

Televizyon ve Bilgisayara Dikkat!

Ayrıca 5-6 yaş aralığında televizyon önemli derecede uyku bozukluklarına yol açabilmekte ve sık uyanma problemi ortaya çıkabilmektedir.

Bu yaş aralığında yapılması gerekenler:
•    Yeterli sevgi verilmeli, aşırı düşkünlük veya taşkın bir sevgi olamamalıdır.
•    Çocuğun bağımsız hale gelmesi için yemek, giyinme, banyo gibi kişisel bakımını yapmasına teşvik edilmelidir.
•    Ev işlerinde annesine yardımcı olmasına destek verilmelidir.
• Olumlu davranışlarında memnuniyetimizi belirleyelim, olumsuz davranışlarda ise onaylamadığımızı göstermeliyiz.
•    Yanlış yaptığında davranışın neden yanlış olduğu izah edilmeli ve söyledikleri dinlenilmelidir.
•    Model alacağı ve taklit edeceği sosyal ortam ve ilişkiler sağlanmalıdır.

Tuvalet Eğitimi

Tuvalet eğitiminde yapılan yanlışlar hayatın ilerleyen dönemlerinde kişiliğini de etkilemektedir. Kritik dönemlerden bir tanesidir.

Çocuklarda kas kontrolü belli bir olgunlaşma seviyesine gelmeden bu alışkanlık kazandırılamaz. Kas kontrolünü kazanmaları açısından bireysel farklılıklar görülebilmektedir. Çocuğu tuvalete zorla oturtturulmamalı, kalkmak istediğinde kaldırılmalıdır. Başlangıçta zorla tuvalete götürülen çocuk ilerleyen aylarda tuvalete gitmeyi reddeder.

Zorlama yapılan çocuklarda genellikle tuvalete çişlerini yapmazlar ve tuvaletten kalkar kalkmaza çişlerini çamaşırlarına yaparlar. Kızgınlıklarını ve öfkelerini yansıtırlar.

İki yaşına gelen çocuk çişleri geldiğinde annelerine haber verir. Anneler bu aşamada sabah kalkınca her yemekten sonra ve gece yatmadan önce çocuğu tuvalete götürmelidir.

Çocuklar önce gündüz kontrol etmeyi sonra ad gece kontrol etmeyi öğrenirler. Önce küçük tuvaleti sonra da büyük tuvalet kontrolünü öğrenirler.

Üç yaşına gelen çocuk gündüz tuvalet eğitimini kazanmış olur.

Ebeveyn olarak tuvalet temizliği alışkanlığını çocuklara kazandırırken;

Çocuğun ilgili kasları gerekli olgunluğa ulaşmadan tuvalet temizliği alışkanlığı verilmelidir.

Tuvalet alışkanlığı verilirken aşırı baskıcı, titiz, zorlayıcı ve cezalandırıcı olunmamalıdır. Bu tutum çocuğun tuvalet temizliği alışkanlığını geç kazanmasına, hem de çocukta yetişkin yaşantısında olumsuz kişilik özellikleri çıkmasına sebep olabilmektedir.

Bu süreçte ebeveynler hoşgörülü, sağduyulu ve özverili olarak çocuğa sabırla yaklaşmalıdırlar.

Çocuğun Sosyal Gelişimi

İnsan sosyal bir varlıktır. Dünyaya geldiğinde sosyal değişime hazır olarak dünyaya gelmektedir. Çocuğun kendine güvenini ve anne-babasına bağlılığını artıracak davranışların başında kuşkusuz, sevmek ve sarılmak gelir. Beslemek, bez bağlamak sarılıp yatırılma, gülümseme sosyal iletişimdir.

İlk yıl; yabancılara şüpheyle bakar ve tanıdık yüzleri tercih eder. Annesinin olduğu yerde oynamayı tercih eder. Ailede ilgi odağı olmaktan hoşlanır.

İkinci yıl: Diğer çocukların farkına varmaya başlar. Oynarken saçları çekebilir. Paylaşmayı bilmez, alma hâkimidir vermekten hoşlanmaz. Her yer hayret verici olarak görünür.

Üçüncü yıl: İsteklerinde ısrarlı ve sabırsızdır. İletişimi gelişmiştir. Başkalarını etkileme ve anlama gücü artmıştır. Paylaşmayı bilmez. Arkadaş edinme önem kazanmıştır. Daha kaliteli oyunlar oynar ve kendi cinsiyetini bilir.

Dördüncü yıl: Paylaşmaya başlar. Yetişkinden çok arkadaşla ilgilenir. Küçük gruplarla oynar. Vücut dilini anlamaya çalışır. Yüzleri okur.

Beşinci yıl: Grup oyununu seçer. Başkalarının eşyalarına saygı duyar. Kendi duygu ve isteklerini kontrol eder.

Altıncı yıl: Kendini yetişkinlere kabul ettirmeye çalışır ve yetişkin olmuş gibi davranır. Başkalarının duygularını paylaşır.

Hayali Arkadaşlar​

Hayali arkadaşlarla konuşup oynayan çocuklar görüyorsak kişilik bozukluğu işareti değildir. Tam tersine bu alışkanlık teşvik edilerek psikolojik açıdan ve konuşma yeteneği açısından hızlı gelişmesine teşvik etmektedir. Ayrıca bu çocuklar başkalarının da arzuları, niyetleri ve inançları olduğunu kavrayabilmektedir.

Bu hayali arkadaş fantastik bir yaratık, kedi veya çocuk olabilir. Daha karmaşık cümleler kurup paylaşımcı olabiliyorlar. 7 yaşına kadar çocukların %65 ‘inin hayali bir arkadaşının olduğu görülmüştür. 8-9 yaşına gelince bu hayali arkadaş kaybolmaktadır.

Çocuğun Dil Gelişimi

Bebekle daha anne karnındayken konuşulmaya başlanılmalıdır. Çocukla mümkün olduğu kadarıyla sözel iletişim kurulmalıdır. Dil gelişimi olarak her dönemin gerektirdiklerini tamamlıyor olabildiği ebeveyn tarafından takip edilmeli. Konuşmaya çabalaması için söz, mimik, jest, davranışlar kullanılmalıdır.

Doğumdan 1 aya kadar: Ağlama Devresi

2-5 Ay: Cıvıldama devresi olarak geçer. Bebek sesini dikkat çekmek için kullanır ve ’agu’ sesleri çıkarır.

6-12 Ay: Sesleri tekrar ederek gerçek heceleri söylemeye başlar.

12 Ay (ilk kelime): Bir nesneyi, olayı, hareketi belirtmek için ilk defa ‘baba-dede-mama’ gibi kelimeler söyler.

24 Ay: İki kelimeyi uygun şekilde bir araya getirir. Olumsuz ifadeler kullanma eğilimi görülmeye başlar. Soruları ses tonuyla ifade etmeye çalışır.

Üçüncü Yıl: Başlangıçta 2-3 kelimeli cümleler kurarak anlamlı konuşma gerçekleştirebilir. Basit açıklamalar yapar. Daha sonraları gramer kurallarına uymaya çalışır.

Dördüncü Yıl: Soru cümleleri yapar ve gelecek zamanı kullanır. Kelime haznesinde 1000 kadar kelime vardır.

Beşinci Yıl: Dil giderek yetişkin konuşmasına benzer Uzun ve karmaşık cümleler kurabilir. Doğru ve sıralı bir şekilde ifade edebilir.

Çocukla bebek gibi konuşulmamalı, sakin bir üslupla net, açık bir şekilde konuşulmalıdır.

Bebeğimize basit ve pratik işaretler öğretmeliyiz.

Bebekler veya çocuklar ne demek istediklerini bilirler fakat kelimeleri anlaşılabilir halde kullanamazlar. Bunun içinde basit hareketler ve  işaretler öğretilmelidir. Örneğin, bir yaşına gelen çocuğa yemek yeme (parmakları bir araya getirerek ağza götürme)

Kaynaklar

Pratt, KC (1946). Yeni doğan. L. Carmichael (Ed.), Çocuk Psikolojisi El Kitabı'nda (s. 190–254). John Wiley & Sons Inc
Thompson, H. (1946). Fiziksel büyüme L. Carmichael (Ed.), Çocuk psikolojisi el kitabı (s. 255-294). John Wiley & Sons Inc.