Çoklu zekâ kuramının zekâ olgusuna getirdiği pratik yaklaşım, birçok eğitimci için uzun yıllar boyunca gizemli gibi görünen zekâ kavramını somut hale getirmiştir (Saban, 2010).
Çoklu zekâ kuramına göre akademik başarının yanı sıra, çoklu zekâ potansiyelinin ortaya çıkarılması temel önemde olmalıdır. Çoklu zekâ kuramının eğitim anlayışında öğrencinin en verimli, en etkili öğrenme yolunun bulunması hedeflenir. Bu hedefi gerçekleştirmek için öğretmenin bireysel farklılıkları ön planda tutması gerekir.
Çoklu zekâ kuramı öğretmen merkezli sözel anlatımlara dayanan eğitim anlayışını reddeder. Bu kurama göre öğretmenin rolü öğrencilerdeki çoklu zekâ alanlarının ortaya çıkarılmasını teşvik etmek, öğrenci merkezli bir anlayışla dersi işlemek, öğretim yöntemlerini bu amaçlar ışığında belirlemektir. Böylece öğretmen öğrenmenin en az sekiz yolunu öğrenciye sunmuş, öğrenciye anlamlı öğrenmenin kapılarını açmış olur. Öğrencilerin dikkatini toplama, sınıfta disiplini sağlama, öğrencilerin olumsuz davranışlarını en aza indirme, sınıfta etkili iletişim kurma gibi sınıf yönetimine dair kuralları öğretirken de bu stratejilere başvurmak öğretmenin işini kolaylaştıracaktır.
Çoklu zekâya dayalı öğretim stratejileri çeşitlilik göstermektedir. Tüm öğrencilere hitap edecek tek başına etkili bir eğitim stratejisi yoktur. Bir öğrenci için çok verimli olan öğretim stratejisi başka bir öğrenci için verimsiz olabilir. Bireysel farklılıklara göre yöntemlerin çeşitliliği de değişmelidir (Saban, 2010).