Öğrencilerdeki Çoklu Zekâ Alanlarını Belirleme Yöntemleri ve Öğrencilerde Çoklu Zeka Alanları
Gardner (2012), Zihnin Çerçeveleri kitabında eğitimle şekillenen bir müzik programından bahseder. Japon viyolonsel virtüözü Suzuki’nin geliştirdiği bu programa göre, çocuk hayatının ilk yılında büyük eserleri dinlemek ile başlar. İki yaşına geldiğinde çocuk anne ile birlikte özel derslere devam eder ve aşamalı olarak enstrüman çalma isteği uyandırılır. Yapılan çalışmalarda rekabet söz konusu değil, tek ölçü çocuğun kendisinin ne kadar ilerlediğidir. Nihayet iki üç yaşlarında Vivaldi konçertosu, dokuz yaşlarında Mozart çalabilen öğrenciler yetişmiş olur. Bu başarılı ve çocuğu incitmeden yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayan program eğitimle erken yaşlarda tanışmanın önemine dair güzel bir örnektir.
Hayata merhaba diyen bir bebeğin ilgi alanları, merak duygusu ve eğilimleri öncelikle ebeveynleri tarafından fark edilmelidir. İlk öğretmen olan anne-baba çocuğun küçük yaşlardan itibaren farklı uyarıcılarla karşılaşmasını sağlamalı, çocuğun gelecekteki ilgi alanını keşfetmesi için çaba harcamalıdır. Bu şekilde bir bakış açısıyla hayata başlayan çocuklar, kendi gelişimlerini tamamlayarak toplumsal gelişime katkıda bulunan bireyler olabilirler. Nitekim erken fark edilen bu beceriler eğitimle şekillendirildiğinde ortaya güzel bir tablo çıkacaktır.
Genellikle okula başlama yaşına gelen bir çocuk için doğal eğilimler ve yetenekler bellidir. Sekiz zekâ alanının hangisi ya da hangileri daha ön planda, hangilerinin daha çok geliştirilmeye ihtiyacı olduğu hemen hemen biliniyordur. Bu noktada öğretmenlere düşen şey; her öğrenci için baskın olan zekâ alanlarını tanımlamak ve öğrencinin bilgiyi öğrenme yollarını bulmasını sağlamaktır. Yani çoklu zekâ kuramına göre öğretmenden beklenen misyon öncelikle öğrencinin zekâ alanlarını tespit etmek, sonra da öğrenciye uygun öğretim stratejileriyle gelişimlerine destek olmaktır.
Zekâ alanlarının belirlenmesinde kullanılacak yöntemlerden bazıları şunlardır (Saban, 2010):
Öğrencileri gözlemlemek: Öğretmenin sınıf içinde yaptığı kişisel gözlemler zekâ alanlarını belirlemede en öncelikli yöntemlerden birisidir. Son derece enerjik bir öğrenci hal diliyle bedensel zekâsının varlığına, sürekli arkadaşları ile konuşma ihtiyacı hisseden bir öğrenci sözel ve sosyal zekâsının varlığına dair bir mesaj verir. Öğrencilerin serbest zaman etkinliklerinde ve boş zamanlarında neler yaptığını gözlemlemek de zekâ alanının tespitine dair bir yoldur. Resme yönelen öğrenciler görsel zekânın; sessiz bir köşede kendini dinleyen öğrenciler içedönük zekânın varlığının ipuçlarını verirler. Öğretmen ise bu işaretleri not eder ve gözlem yapmaya devam eder. İlk başta zor görünen bu yöntem sayesinde sınıfta kullanılacak öğretim yöntemleri belirlenir.
Anekdot kaydı: Öğrencilerin göstermiş oldukları sürekli davranışların nesnel bir şekilde kayıt altına alınmasıdır. Burada öğretmenden beklenen sübjektif tanımlamalardan ve yargılardan uzak durmasıdır. Öğrencinin ilk defa yaptığı davranışlar değil, karakteristik davranışları kaydedilmelidir.
Belge Toplamak: Öğrencilerin yaptığı faaliyetlerin ses kaseti, fotoğraf makinesi, video aracılığıyla belgelendirilmesidir. Şiir okuma, hikâye anlatma vb. gibi etkinlikler ses kaseti kullanılarak kaydedilir ve öğrencinin dosyasında saklanabilir. Dans, tiyatro vb. etkinlikler videoya alınarak öğrencinin dosyasında saklanabilir.
Okul kayıtlarını incelemek: Öğrencilerin çoklu zekâ alanlarını belirleme yollarından biri de okul kayıtlarını incelemektir. Daha önceki sınıflarda aldığı notlar bir gösterge olabilir. Mesela resim dersindeki başarısı görsel zekânın, fen-matematik derslerindeki başarısı mantıksal –matematiksel zekânın bir göstergesi olabilir.
Diğer öğretmenlerin fikrini almak: Öğretmen, öğrencilerin çoklu zekâ alanlarını belirlemeye çalışırken diğer öğretmenlerden yardım alabilirler. Öğrencinin içsel zekâsına dair bilgiyi rehber öğretmenden, müziksel zekâsına dair bilgiyi müzik öğretmeninden öğrenebilir. Böylece diğer öğretmenlerin gözlemlerinden yararlanmış olur.
Velilerden bilgi almak: Öğrencileri en doğal ortamda ve sürekli gözlemleme imkânına sahip olan ebeveynlerin fikrini almak, çoklu zekâ alanlarını belirleme yöntemlerinden biridir. Öğretim yılı başlamadan önce düzenlenen bir veli toplantısında zekâ alanları velilere tanıtılır, gözlemin nasıl yapılacağı anlatılır. Böylece veliler öğrencilerin evde sergilediği performansları öğretmenle paylaşırlar.
Öğrencilere sormak: Öğrencilere bir takım sorular yöneltilerek alınan cevaplara göre baskın zekâ alanları belirlenebilir. Kendileri hakkında en doğru cevabı vereceklerdir. Sorular şu şekilde olabilir:
• Kimler öykü yazabilir?
• Kimler bir müzik aleti çalabilir?
• Kimler doğa koleksiyonu yapar?