Sözel-Dilbilimsel Zekâ

Sözel Dilbilimsel Zekâ

Dil zekâsı çağlar boyunca gelişimi en çok incelenen zekâ alanı olmuştur. Aynı zamanda bu beceri insanda bulunan en üstün, en yaygın zekâ türüdür. Gardner (2012)’ın çoklu zekâyı tespit etmek için ortaya koyduğu kıstaslar dil zekâsının ayrı bir zekâ oluşunu önemli ölçüde kanıtlar. Konuşma, yazma, anlama güçlüğü yaşamalarına rağmen diğer bilişsel işlerde (mühendislik becerileri, müziksel beceriler vb.) güçlük çekmeyen afazi hastaları; dil zekâsının özerk olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Armstrong (2000)’a göre dilbilimsel zekâ bireyin dili sözlü ya da yazılı olarak etkili, çarpıcı ve verimli bir şekilde kullanabilmesidir.

Sözel-dilbilimsel zekâyı belirleyen dört faktör vardır:

• Yazım kurallarına hâkim olmak anlamına gelen “söz dizimi”.

• Sözcüklerin anlamına hâkim olma ve bu doğrultuda insanlarla iletişime geçmek demek olan “anlam bilgisi”.

• Dil yeteneğini insanları ikna etmek ve motivasyonlarını artırmak vb. gibi amaçlarda kullanmak anlamına gelen “pragmatik”.

• Sözcüklerin seslerine hâkim olmak anlamına gelen “ses bilgisi” dır.(Selçuk, 2002:44)

Konuşma insanlığın var olduğu günden bu yana iletişimde önemli bir rol oynamıştır. Yazma insanlar yan yana değilken de iletişime geçmeyi, okuma ise insanların hiç bilmedikleri kavramları öğrenmesini sağlamıştır. Bu temel beceriler sayesinde fikirler tartışılmış, geliştirilmiş, paylaşılmış; teknoloji ilerlemiş ve yaşadığımız problemler çözüme kavuşmuştur.

Yaşanılan çağa uyumlu olarak sözel zekânın öne çıkan yönleri de değişkenlik göstermiştir. Mesela okuma-yazma öncesi toplumlarda güçlü hafızaya sahip insanlara toplum tarafından büyük değer atfedilir. Günümüzde ise gelişmiş bir hafıza hala değer görse de kitaplar ve özellikle teknoloji bunun yerini almaktadır. Sözel dilbilimsel zekânın işlevindeki çeşitlilik toplumlara göre dili kullanma biçimlerini farklılaştırmıştır. Yunan kültüründe sözel hafızası güçlü filozoflar, Arap kültüründe belagati güçlü şairler, Batı kültürlerinde ise sözel bulmacalar ön plana çıkmaktadır. Dil yeteneğini kullanarak siyasi güce hâkim olmak ise hemen hemen tüm toplumlarda önemlidir.

Yapılan araştırmalara göre sözel dilbilimsel zekânın gelişimi anne karnında başlar. Annenin bebeğe okuduğu masallar, söylediği sevgi sözcükleri bebeğin hayata bir adım önde başlamasını sağlayabilir. İlk aylarda mırıldanma başlar, iki yaşlarında tekil sözcükler söyler; bir süre sonra ise kısa cümleler kurarlar. Dört yaşlarında ise son derece gelişmiş bir konuşma bilgisi elde ederler. Tüm bu aşamalarda ebeveynlerin verdiği destek önemlidir. Çocuklara bir birey gibi davranmak, fikirlerini almak, duygularını açıklamasına zemin hazırlamak, şaka yapmak, hikâye okumak vb. etkinlikler dil zekâsının gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu destekleyici etkiler okul hayatında da devam etmelidir. Öğrencilerin sadece pasif dinleyici olmalarından ziyade sorular soran, fikirler savunan, analiz eden, tartışan, konuşan, okuyan bireyler olması sağlanmalıdır. Böylece öğrencilerin özgüveni geliştirilmiş olur.

Sözel dilbilimsel zekânın kapasiteleri şu şekildedir (Bümen, 2004):

İkna, motivasyon ve etkili hitabet yeteneği: Sunucular, politikacılar veya dini liderlerde olduğu gibi yazılı ya da sözle; topluluklara etkili hitap etme, motivasyonlarını yönetme yeteneğidir.

Sözcüklerin anlamını ve düzeni idrak etme: Bir cümledeki veya metindeki kelimelerin anlamına vakıf olmaktır. Kelimelerin yerini değiştirerek cümlenin anlamını değiştirebilme ve yeniden düzenleyebilmedir. Mesela beş kelimelik bir cümleden kaç farklı anlam içeren cümle oluşturulabilir vb.

Açıklama, öğrenme, öğretme: Bir ifadeyi yazılı veya sözel olarak başka birine aktarabilme gücüdür.

Mizah yoluyla anlatıma yeteneği: Mizaha dayalı yapılan anlatımlarda amaç insanları düşündürmek ve eğlendirmektir. Kelime ya da kelime gruplarının üzerinde oynama yapılarak duygu ve düşünce aktarımı yapılır. Karagöz oyunu, meddah, hiciv, ironi, bilmece vb.

Sözel hafıza yeteneği: Bilgilerin bellekte tutulması yeteneğidir. Bilgileri hatırlama ve gerektiğinde geri getirebilme yeteneğidir. Bazı toplumlar ve bazı meslekler için önemli bir yetenektir.

Metalinguistik analiz: Dilbilimsel yapılar ve kurallar ile ilgili; düşünme, analiz yapma, yargıda bulunma ve bilgi sahibi olma yeteneğidir.

Dilbilimsel zekânın göstergeleri şunlardır (Demirel vd., 2006):

• Farklı dilleri öğrenebilmek.

• Dili daha etkili kullanmayı geliştirebilmek.

• Yazma, okuma, dinleme ve konuşma gibi becerileri kullanabilmek.

• Verimli dinleme; dinlediği ifadeyi anlama, açıklama ve yorumlayabilmek.

• Verimli okuma; okuduğu bir ifadeyi anlama, açıklama, özetleme ve hatırlayabilmek.

• Etkili konuşma; ortamına göre ve amacına uygun olarak heyecanlı ve inandırıcı konuşabilmek.

• Etkileyici yazma; kelimeleri gramer ve noktalama kurallarına uygun bir şekilde kullanabilmek.

• Konuşma, okuma, yazma gibi unsurları taklit edebilmek.

• Dinleyerek, yazarak, tartışarak, okuyarak öğrenmek.

• Yazı ile ilgili orijinal ürünler ortaya koymak; öykü, şiir vb.

• Konuşma, tartışma, anlatma yazı yazma (öykü, şiir, makale ) gibi konularda istekli ve meraklı olmak.

Sözel Dilbilimsel Zekaya Örnek Gösterilebilecek Meslekler

Yazarlar, öğretmenler, gazeteciler, politikacılar, avukatlar ve komedyenlerdir.